Çoğu insan, hayat kalitesini etkileyen durumların arasında sağlık sorunları, sosyo-ekonomik koşullar veya çevresel stresörleri vurgulayarak sıralarlar. Ancak, bu durumların çoğu zaman zaman göz ardı edilen, ancak hayat kalitesini ciddi ölçüde azaltan bir durumu içerir. Bu durum ise İşlevselliğin eksikliği olarak karşımıza çıkar. İşlevselliğin eksikliği, istenmeyen durumların ortaya çıkmasına yol açan, sosyal hayatımızı ve fiziksel sağlığımızı etkileyen bir durumdur. İşlevselliğin eksikliği, kişinin hayatının her alanında düşük performansını anlatır. Bu durum kişinin vücudunun fiziksel veya ruhsal semptomlarının arttığını gösterebilir. Kişinin günlük faaliyetleri yerine getirmesini, sosyal hayata katılmasını ve iş gücünü üretmesini zor hale getirebilir. Kişinin fiziksel sağlığının bozulması, özellikle uykusuzluk, baş ağrıları veya sinirlilik gibi semptomların ortadan kalkması için bu durumun etkisinden kurtulması gerekir. Bununla birlikte işlevselliği, hayat kalitesini azaltan durumlar kişinin hayatının diğer alanlarını da etkileyebilir. Kişinin iş hayatını aksatabilir, okul başarısını düşürebilir veya aile ilişkilerini bozabilir. Bu durumlar kişinin hayatının her alanında olumsuz sonuçlara yol açabilir. Kişinin İşlevselliğinin Eksikliğini Çözmek İçin Neler Yapılmalıdır Kişinin işlevselliğini sekteye uğratan durumları çözmek, genellikle zor olabilir. Kişinin bu duruma yol açan kaynakları belirlemek ve bu kaynakları ortadan kaldırmak, işlevselliğin kazanılmasının ilk adımıdır. Kişinin hayatında pozitif değişiklikler yapması, hayat kalitesinin arttırılması için önemlidir. Kişinin, özellikle stresli durumlarda sakinliğini koruyarak, hayatının her alanında daha sağlıklı yaşam tarzını benimsemesi gerekir. Psikiyatristler, işlevselliğin eksikliği durumunda kişilere yardım etmek için, kişinin durumunun nedenlerini belirleyerek, uygun tedavi stratejileri geliştirebilirler. Bu tedaviler, kişinin hayatının her alanında işlevselliğini arttırmak için önemlidir. Psikiyatristler, kişinin hayat kalitesini arttırmak için pozitif değişiklikler yapmasını ve kişisel gelişiminin önemini kavramasını sağlayabilirler.
Hayat Kalitesini Azaltan Durumlara Etki Eden Faktörler
Bu Makaledeki Başlıklar
Hayatımızdaki işlevsellik, birçok farklı faktör tarafından etkilenebilir. İşlevsellik, kişinin fiziksel, duygusal ve sosyal yönleriyle ilgilidir ve hayat kalitesi ile doğrudan ilişkilidir. Ancak bazı durumlarda işlevselliği olumsuz etkileyen faktörler ortaya çıkabilir ve bu da yaşam kalitesini önemli ölçüde azaltabilir. Bununla birlikte işlevselliği etkileyen faktörler oldukça çeşitlidir. Psikolojik sorunlar, kronik hastalıklar, fiziksel yaralanmalar veya engellilik, yetersiz beslenme, uykusuzluk, alkol veya madde kullanımı gibi faktörler, işlevselliği olumsuz etkileyebilir.
Depresyon ve Anksiyete Bozuklukları
Depresyon ve anksiyete, işlevselliği olumsuz etkileyen en yaygın psikolojik sorunlardandır. Bu bozukluklar, kişinin günlük yaşamındaki işlevselliğini etkileyebilir ve yaşam kalitesini önemli ölçüde azaltabilir. Depresyon, kişinin enerjisini, motivasyonunu ve keyif almasını azaltırken, anksiyete, kişinin korku, endişe ve panik hisleri yaşamasına neden olabilir. Depresyon hastaları genellikle günlük aktivitelerini yapmakta zorlanırlar ve yorgunluk, halsizlik, iştah kaybı, uyku bozuklukları ve yoğun üzüntü yaşarlar.
Anksiyete bozuklukları, işlevselliği ciddi şekilde etkileyebilir ve genellikle kişinin günlük hayatında yaşamsal öneme sahip olan aktiviteleri yapmasını engelleyebilir. Anksiyete bozukluğu olan insanlar, sürekli endişeli ve gergin hissederler. Tedavisi, kişinin semptomlarına ve durumuna göre değişebilir. Psikoterapi, ilaç tedavisi veya bir kombinasyonu, depresyon ve anksiyetenin tedavisinde sıklıkla kullanılan yöntemlerdir.
Kronik Hastalıklar
Kronik hastalıklar, işlevselliği olumsuz etkileyen bir diğer faktördür. Örnek üzerinden gidilecek olursa romatoidartrit, Parkinson hastalığı, MS gibi durumlar gibi durumlar, kişinin hareket kabiliyetini azaltabilir ve işlevselliğini etkileyebilir. Diyabet, kalp hastalığı, kanser ve diğer kronik hastalıklar, kişinin yaşam kalitesini azaltabilir ve fiziksel işlevsellikte bozulmaya neden olabilir. Tedavi hastalığın tipine ve şiddetine bağlı olarak değişebilir. Fakat sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek bu hastalıkların kontrol edilmesinde çok önemli bir rol oynar.
Fiziksel Engellilik ve Yaralanmalar
Fiziksel engellilik ve yaralanmalar kişinin işlevselliğini ciddi şekilde etkileyebilir. Bunlar, kişinin hareket etmesini ve günlük işlerini yapmasını zorlaştırabilir. Fiziksel terapi, rehabilitasyon ve bazen cerrahi müdahale bu durumların tedavisinde kullanılan yöntemlerdir. Kronik ağrı, hareket kısıtlılığı ve yorgunluk gibi fiziksel sorunlar, insanların günlük aktivitelerini yapmasını zorlaştırır.
Yetersiz Beslenme
Yetersiz beslenme, işlevselliği olumsuz etkileyen başka bir faktördür. Vücudun ihtiyaç duyduğu temel besin maddelerinin yetersiz alınması, sağlığı ve aynı zamanda işlevselliği ciddi şekilde etkileyebilir. Yetersiz beslenme, fiziksel güçsüzlüğe, yorgunluğa, halsizliğe ve zihinsel yorgunluğa neden olabilir. Sağlıklı beslenme alışkanlıkları benimsemek, yeterli besin alımını sağlayarak işlevselliği artırmak için önemlidir. Bununla birlikte, bazı durumlarda besin takviyeleri de gerekebilir.
Uykusuzluk
Yeterli uyku alınmadığında kişinin enerjisi, konsantrasyonu ve motivasyonu azalır. Uykusuzluk ayrıca kişinin duygusal durumunu da etkileyebilir ve depresyon ve anksiyete gibi sorunların ortaya çıkmasına neden olabilir. Uykusuzluk, gece uyanmaları ve uykuya dalamama gibi sorunlar, insanların günlük aktivitelerini yapmasını engellemektedir. Uykusuzluğun tedavisi, altta yatan nedenlerin tespit edilmesine bağlıdır. Uyku hijyeni, ilaç tedavisi veya davranış terapisi, uykusuzluğun tedavisinde kullanılan yaygın yöntemlerdir.
Alkol ve Madde Kullanımı
Alkol ve madde kullanımı, işlevselliği olumsuz etkileyen bu maddeler, kişinin duygusal ve sosyal işlevselliğini etkileyebilir ve yaşam kalitesini önemli ölçüde azaltabilir. Alkol ve madde kullanımının tedavisi, bağımlılık derecesine ve diğer faktörlere bağlıdır. Psikoterapi, destek grupları ve ilaç tedavisi gibi yöntemler, bağımlılığı yenmek için kullanılan yaygın yöntemlerdir. Bu durum kişinin iş hayatını, sosyal hayatını ve aile hayatını olumsuz yönde etkileyebilir. Sosyal İzolasyon ve İşlevselliğin Azalması Sosyal izolasyon, insanların işlevselliğini olumsuz etkileyen bir durumdur. İnsanların hayatlarının her alanında sosyal ilişkiler geliştirmesine izin vermeyen bu durum kişilerin işlevselliğini olumsuz
etkilemektedir. İnsanlar, yalnızlık ve izolasyon hissetmeleri durumunda, günlük aktivitelerini yapmaktan kaçınırlar ve sosyal etkileşimden uzaklaşırlar.
Stres
Stres, işlevselliği etkileyen bir diğer faktördür. Yoğun stres altında olan kişiler, günlük aktivitelerini yapmakta zorlanırlar ve konsantrasyon bozukluğu, sinirlilik ve yorgunluk gibi belirtiler yaşayabilirler. İşlevselliği, Hayat Kalitesini Azaltan Durumlardaki Tedavi Yöntemleri Nelerdir Bu durumlarla başa çıkmak için bazı önlemler alınabilir. Öncelikle, bu durumların tedavi edilmesi önemlidir. Depresyon ve anksiyete bozuklukları için terapi ve ilaç tedavisi, fiziksel sağlık sorunları için tıbbi tedavi, madde bağımlılığı için rehabilitasyon ve sosyal izolasyon için sosyal destek sağlanabilir. Stres ve uyku bozuklukları için ise, gevşeme teknikleri ve uyku hijyeni önerilebilir. İşlevselliği azaltan durumları önlemek için bazı önleyici önlemler alınabilir. Düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek, stresten kaçınmak, sosyal etkileşimde bulunmak ve düzenli uyku alışkanlıkları oluşturmak, işlevselliği artırmak için önerilen yöntemler arasındadır. Bu alanlarda yaşanan fiziksel, sosyal, duygusal ve zihinsel işlevsellik bozuklukları, insanların hayat kalitesini olumsuz etkileyebilmektedir. Fiziksel işlevsellik bozukluklarının önlenmesi ve hafifletilmesi için egzersiz, sağlıklı yaşam tarzı ve ilaç tedavileri gibi çözüm yollarının öne sürülebilmesi; sosyal işlevsellik bozukluklarının önlenmesi için arkadaşlıkların kurulması, sosyal etkinliklere katılım ve sosyal çevrede kalıcı olmak gibi çözüm yollarının öne sürülmesi; zihinsel işlevsellik bozukluklarının hafifletilmesi için psikiyatrik destek, günlük rutinler ve meditasyon gibi çözüm yollarının öne sürülmesi; duygusal bozuklukların önlenmesi için terapi, destek grupları ve psikolojik destek gibi çözüm yollarının öne sürülmesi; ve finansal işlevsellik bozukluklarının önlenmesi için kısa dönemli borçların alınmaması, uzun vadeli yatırımların yapılması ve uzun dönemli finansal planlamanın yapılması gibi çözüm yollarının öne sürülmesi gerektiğini vurgulamakta fayda vardır.
Sorunlar Karşısında Sorun Çözme Terapisi
Herhangi bir psikiyatrik bozukluk olmaksızın kişiler hayat kalitelerini ve işlevselliklerini azaltan çeşitli durumlar, sorunlar yaşayabilirler. Sorun, TDK tarafından şöyle tanımlanır: ‘Araştırılıp öğrenilmesi, düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken durum, mesele, problem.’.
Sorun Çeşitleri
İnsanların gündelik hayatta karşılaştıkları sorunlar dört ana kategoride toplanabilir. Bunlar kişisel sorunlar, kişiler arası sorunlar, kişisel olmayan sorunlar ve toplumsal sorunlardır.
Bu dört kategorinin içinde görece çözümü daha kolay olan sorunlar kişisel olmayan sorunlardır. Örneğin maddi sıkıntı, arabanın bozulması, evde herhangi bir ev eşyasının bozulması vb. Toplumsal sorunların ise çözümü doğası gereği kişisel değildir.
En yaygın karşılaşılan ve çözümü görece daha zor olan sorunlar ise kişiler arası sorunlardır. Diğerleriyle ilişkideki sorunlar kişisel sıkıntılara sebep olabilir. Sağlık, davranışsal ve duygusal sorunlar ise kişisel sorunlardır. Bu sorunları çözmek için kişisel çaba gerekmektedir ve kişinin uyumu çabalarının olumlu sonuç verip vermediğine bağlı olarak ya artmakta ya da azalmaktadır.
Sorun Çözme Nedir?
Kişinin hem kendi beklenti ve talepleri hem de çevresinin beklenti taleplerine uyum için zihinsel ve davranışal işlemlerinin toplamıdır. Sorun çözme; sorunun özelliklerine, kişinin sorun çözme basamaklarını kullanıp kullanamamasına ve sorunu çözecek kişinin kişisel özellerine birlikte bağlıdır. Yani bu üç unsurun birlikte etkileşimi olarak ele alınır.
Sorun Çözme Terapisi
Sorun çözme terapileri ise işlevselliği ve hayat kalitesini azaltan herhangi bir sorunsal durum nedeniyle terapiye başvurma durumunda kullanılabilir. Bu durumlarda bir psikiyatrik bozukluk tanısı almak mutlaka gerekmez. Başka bir deyişle bir ruhsal hastalık olmaksızın da bir terapiye başvurulduğunda tercih edilebilir. Yapılandırılmış bir bilişsel davranışçı terapi çeşididir.
Ana amacı kişinin gündelik hayatta karşılaştığı sorunları çözme konusunda nasıl bir yol, strateji izleyeceğini öğrenebilmesidir. Bunun için öncelikle kişinin sorunlara yaklaşımı değerlendirilir. Bu sorunlarla başaçıkabilmesi için kişinin yaklaşımında nasıl değişikliklerin gerektiği birlikte incelenir. Terapistin oldukça etkin bir konumda olduğu, danışanla aktif bir biçimde sorunların ele alındığı bir terapi biçimidir.