Narkolepsi ve Narkolepsi Tedavisi, uyku bozukluğu olarak tanımlanan ve genellikle çocukluk döneminde başlayan bir durumdur. Narkolepsi kendini beş temel belirti ile gösterir. Bu belirtiler ise gündüz uykusu, uyku sırasında anormal hareketler, uykudan uyanmada güçlük, uyku sırasında konuşma ve yemek yeme gibi durumlar gözlenir. Bu belirtiler hastanın normal aktivitelerini etkileyebilir ve hatta kamuya açık ortamlarda utanç verici durumlar yaratabilir. Narkolepsi tedavisinde, hastaların uyku düzenini sağlamak için ilaç kullanılır. Bunun yanı sıra uyku bozukluğu olan hastaların fiziksel aktivitelerini artırmaları uyku alışkanlıklarını değiştirmeleri ve stresi azaltmaları önerilmektedir. Bu tür tedaviler hastaların yaşam kalitesini artırmak için etkilidir. Narkolepsi tedavisinde psikoterapi de kullanılmaktadır. Psikoterapinin amacı, hastaların bu bozukluk nedeniyle yaşadıkları depresyon ve kaygıyı azaltmaktır. Ayrıca psikoterapi, hastaların yaşamlarını daha iyi anlamalarına ve kontrol etmelerine yardımcı olur.
Insomnia Nedir?
Insomnia uykuya dalmakta zorluk çekme, uykuyu sürdürmekte zorluk, uyku süresince uyanmalar ve uyandıktan sonra tekrar uyumadaki zorluk ve vakitsiz erken uyanmalar ile karakterize olmaktadır. Bu durum kişinin yaşamsal kalitesini, günlük işlevselliğini (mesleki, akademik, sosyal vs.) olumsuz etkilemektedir. Bilimsel çalışmalar doğrultusunda prevelans (yaygınlık) çalışmalarına göre erişkinlerin üçte birinde insomia belirtileri görülmektedir. Kadınlarla erkeler arasındaki yaygınlık oranları yaklaşık olarak aynıdır. Üstelik insomnia yaşayanların %40-50’sinin bir ruhsal bozukluktan (major depresyon, panik bozukluk, okb, psikoz, bipolar bozukluk vs. ) muzdarip olduğu görülmektedir.

Narkolepsi – Uyku Bozukluğu
Narkolopsi Tedavisinde Amaç
Uyku Bozukluğu genellikle aşırı uyku hali, ani uyku atakları uykuya dalarken halüsinasyonlar ve uyku felci ile karakterize edilen bir uyku bozukluğudur. Bu durum, genellikle uyku döngüsü bozukluğundan kaynaklanır ve genetik faktörlerin de etkisi olabilir. Bu hastalık beyin, uyku ve uyanıklık döngüsünün ihlal edilmesiyle ortaya çıkar. Narkolepsi çoğu zaman ani ve ani yorgunluk, gün içinde uyku arzusu, uyku saldırıları ve paralizi gibi belirtiler ile karakterize edilir. Uyku Bozukluğu tedavisinde hastaların uyku düzenini sağlamak için ilaçlar psikoterapi ve fiziksel aktivite kullanılmalıdır. Bu tür tedaviler hastaların yaşam kalitesini artırmak için etkilidir. Uyku Bozukluğu tedavisinde her hasta için en uygun tedavi şekli konusunda hastanın durumu ve yakınındaki kişilerin desteği de önemlidir.
Hipersomnia Nedir?
Bu uyku bozukluğu türevinde kişinin çok uyuduğuna dair gözlemi vardır. Hipersomnianın tanısal kriterlerinden en önemlileri, tekrarlayan uyku periodları veya aynı gün içerisinde tekrar tekrar uyumak, yeterince dinlendirici olmayacak biçimde günde en az dokuz saat uyumak ve uykudan sonra tamamen uyanmış hissi yaşamamak sayılmaktadır.
Hipersomnia Tedavisi
Tedavi daha önce insomnia tedavisi kısmında belirtildiği biçimde düzenlenir.
Narkolepsi Nedir?
Uyku Bozukluğu nedir sorusu şu şekilde cevaplanabilir; Tekrarlayan periodlarda engellenemez uyku ihtiyacı ve gün içerisinde uyuklamalar ile karakterizedir. Uyku Bozukluğu tanısı için en az haftada üç kez tekrarlayan üç aylık bir dönemin olması gerekmektedir.

Narkolepsi – Uyku Bozukluğu
Narkolepsi Tedavisi
Uyku Bozukluğu, uyku düzenini ve uyanıklığı düzenleyen beyin kimyası ve sinir sistemini etkiler. Bu durumun belirtileri, sıklıkla günlük aktiviteleri engelleyecek kadar şiddetli olabilir. Örneğin, sürüş sırasında ani uyku atakları yaşayan bir kişi ciddi bir kazaya neden olabilir. Narkolepsi uyku bozukluğu olan ve günlük aktiviteleri ciddi şekilde etkileyen bir durumdur. Tanısı, uyku testleri ve nörolojik muayeneler ile konulur. Uyku Bozukluğu tedavisi, belirtilere ve kişinin yaşam tarzına bağlı olarak değişebilir. İlaç tedavisi ve psikoterapi, narkolepsi ile başa çıkmak için kullanılan yaygın tedavilerdir. Uyku Bozukluğu tedavisi, semptomların kontrol altına alınmasına ve kişinin günlük aktivitelerine katılmasına yardımcı olabilir. Narkolepsi tanısı uyku laboratuvar testleri, nörolojik muayeneler ve uyku günlükleri kullanılarak konulabilir. Bu testler uyku döngüleri ve uyku kalitesi hakkında detaylı bilgi sağlar. Narkolepsi belirtilerinin diğer uyku bozuklukları ile karıştırılmaması da önemlidir.
Narkolepsi Tedavisinde Psikoterapinin Önemi
Narkolepsi tedavisi belirtilerin şiddetine ve kişinin yaşına ve yaşam tarzına bağlı olarak değişebilir. Uyku Bozukluğu Tedavi uyku düzeni değişiklikleri, ilaçlar ve psikoterapiyi içerebilir. İlaç tedavisi, uyarıcılar ve uyku düzenleyicileri içerir. Uyarıcılar, belirli zamanlarda alındığında kişinin daha uyanık kalmasına yardımcı olur. Bu ilaçlar genellikle günlük aktiviteleri sürdürmek için kullanılır. Uyku düzenleyicileri ise gece uyku kalitesini arttırarak gündüz uyku hallerini azaltır.
Psikoterapi kişinin narkolepsi ile başa çıkmasına yardımcı olabilir. Özellikle narkolepsi, kişilerin günlük yaşamlarını etkileyebileceği için depresyon ve kaygı bozuklukları ile de ilişkilidir. Psikoterapi, bu duygusal zorlukların üstesinden gelmeye yardımcı olabilir ve kişinin hayatını daha olumlu hale getirebilir. Narkolepsi Hastalığına Sahip Kişiler İçin Öneriler Narkolepsi, henüz kesin bir tedavisi olmayan bir durumdur. Ancak doğru tedavi ile kontrol altına alınabilir ve kişinin yaşam kalitesi artırılabilir. Narkolepsi Tedavi seçenekleri konusunda bir uzmanla görüşmek narkolepsi ile yaşayan kişilerin tedavi sürecinde en iyi sonuçları elde etmelerine yardımcı olacaktır. Narkolepsi ile yaşayan kişiler uyku düzenlerine dikkat etmeli, düzenli egzersiz yapmalı ve sağlıklı bir diyet uygulamalıdırlar. Aynı zamanda stresi azaltmak, uyku kalitesini arttırmak ve semptomları kontrol altında tutmak için uyku günlükleri tutmak da bu kişilerin hastalıkları atlatma sürecinde yardımcı olabilecek tavsiyeler arasında yer alır.

Narkolepsi – Uyku Bozukluğu
Narkolepsi Tipleri Nelerdir?
Narkolepsi, genellikle REM uykusu sırasında ani ve beklenmedik uyku atakları, uyku felci ve hipnagojik halüsinasyonlar gibi semptomlarla kendini ortaya koyar. Bu belirtiler, günlük yaşam aktivitelerini olumsuz yönde etkileyebilir ve kişinin sosyal ve mesleki yaşamını zorlaştırabilir. Narkolepsi farklı tiplerde ortaya çıkabilir.
Bunlar şunlardır: Uyku Bozukluğu iki ana tipte görülür: Tip 1 ve Tip 2.
Tip 1 narkolepsi, narkoleptik ataklar, uyku felci, hipnagojik halüsinasyonlar ve katapleksi gibi semptomlarla karakterizedir.
Tip 2 narkolepsi ise, narkoleptik ataklar dışında diğer semptomlara sahip değildir.
Uyku Paralizisi Tipi Narkolepsi ve Uyku Ateşi Tipi Narkolepsi türü; ani uyku paralizisi ve uyku saldırılarının yanı sıra anormal uyku süreleri ile ortaya çıkar.
Katapleksi Tipi Narkolepsi: Bu tip, katapleksi adı verilen saldırılar ile karakterize edilir. Normal Uyku İle Narkolepsi Arasındaki Fark Normal uyku ile Narkolepsi arasındaki fark, normal uyku döngüsünün, Uyku Bozukluğu hastalarında bozulmuş olmasıdır.
Uyku Bozukluğu hastalarının uykusu normal uykuya göre daha kısa sürede ve daha uzun sürelerle uykudan uyanmalarına neden olur. Bu hastaların gün içinde uyku arzuları daha fazladır. Normal bir uyku düzeni, insanların uyku ihtiyaçlarını karşılamalarını ve günlük aktivitelerine devam etmelerini sağlayan bir döngüdür. REM uykusu sırasında, beyin genellikle uyku felci ve kas tonusu kaybı yaşar, bu da insanların rüyalarını hatırlamalarını zorlaştırır. Ancak narkolepsi olan kişilerde bu süreç farklıdır ve REM uykusu dönemleri sırasında uyku felci ve kas tonusu kaybı yaşanmaz.
Narkolepsi Belirtileri
Narkolepsi belirtileri, gün içinde ani uyku arzusu, yorgunluk, konsantrasyon bozuklukları, düşük algılama hızı, hafıza bozuklukları, karıncalanma, uyku paralizisi ve uyku saldırılarıdır. Narkolepsi özellikle genç yaşlarda görülen ancak her yaşta ortaya çıkabilecek bir hastalıktır. Narkolepsi teşhisi hastanın şikayetleri, fiziksel muayenesi ve uyku döngüsünün değerlendirilmesinden oluşur. Uyku laboratuvarında hastanın uykusu ve uyanıklığı ile ilgili ölçümler yapılmaktadır. Narkolepsi özellikle etkili bir tedavi ile düzelir. Tedavi, genellikle uyku döngüsünün düzene sokulması ve uyku saldırılarının önlenmesi için uyku ilaçları hipnotikler ve antidepresanlar kullanılarak yapılır.
Ayrıca Uyku Bozukluğu hastalarının uyku düzeninin sağlanması için günlük rutinlerinin takip edilmesi önemlidir. Narkolepsi hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyen kişiler, bir psikiyatrist veya uyku uzmanına danışmalıdır. Bu uzmanlar, hastanın narkolepsi türünü doğru bir şekilde tanımlamak, uygun tedavi seçeneğini belirlemek ve kişinin yaşam kalitesini iyileştirmek için yardımcı olabilir. Uyku Bozukluğu İle Ortaya Çıkabilecek Komplikasyonlar Nelerdir? Uyku Bozukluğu ile ortaya çıkabilecek komplikasyonlar kişinin iş ve okul performansının düşmesi, sosyal etkileşimlerde sorunlar, dikkat ve konsantrasyon bozuklukları, düşük algılama hızı ve hafıza bozukluklarının ortaya çıkmasıdır. Bu komplikasyonlar arasında trafik kazaları, işte düşme, sosyal izolasyon, depresyon, anksiyete ve obezite gibi durumlar bulunabilir.
Nasıl Teşhis Edilir?
Uyku Bozukluğu, bir uyku uzmanı tarafından yapılan uyku testleri ve kan testleri ile teşhis edilebilir. Bu testler uyku düzeni bozukluğu olan diğer durumları da ekarte etmek için yapılır. Uyku Bozukluğu her yaşta görülebilir ancak genellikle adolesan ve erişkinlik döneminde başlar. Hastalık her iki cinste de eşit olarak görülür ve kalıtsal bir yatkınlık olduğu düşünmektedir. Bazı durumlarda narkolepsi viral enfeksiyonlar veya diğer enfeksiyonlar sonrasında ortaya çıkabilir.
Narkolepsi Nasıl Düzelir?
Uyku Bozukluğu tedavisi semptomların şiddetine ve hastanın yaşına bağlı olarak değişebilir. İlaçlar, uyku hijyeni, düzenli egzersiz, diyet ve yaşam tarzı değişiklikleri gibi tedaviler, semptomları azaltmaya ve hastanın günlük aktivitelerini normal bir şekilde sürdürmesine yardımcı olabilir. Ancak doğru teşhis ve tedavi ile durumun kontrol altına alınması mümkündür. Uyku Bozukluğu ile ilgili endişeleriniz varsa, bir psikiyatra veya uyku uzmanına danışarak daha fazla bilgi alabilirsiniz.
Nörolojik temelleri ve karmaşık tedavi süreçleriyle modern psikiyatrinin ve nörolojinin önemli bir kesişim kümesinde yer alan Uyku Bozukluğu üzerine, Prof. Dr. Ali Keyvan kimliğiyle bilimsel makaleyi aşağıda bulabilirsiniz.
Narkolepsi: Semptomları, Nörobiyolojik Temelleri ve Güncel Tedavi Stratejileri
Yazar: Prof. Dr. Ali Keyvan, Psikiyatrist
Öz
Uyku Bozukluğu, popüler kültürde genellikle basit bir “uykuya dalama” olarak karikatürize edilse de, aslında beynin uyku ve uyanıklık döngülerini düzenleme yeteneğinin kronik olarak bozulduğu, ciddi ve karmaşık bir nörolojik hastalıktır. Bu makale, Uyku Bozukluğu’nun klinik fenomenolojisini, etiyolojisindeki çığır açan nörobiyolojik keşifleri ve günümüzdeki kanıta dayalı, çok yönlü tedavi yaklaşımlarını derinlemesine incelemektedir. Hastalığın temel belirtileri olan ve “klasik tetrad” olarak bilinen Aşırı Gündüz Uykululuğu (AGU), Katapleksi (güçlü duygularla tetiklenen ani kas tonusu kaybı), Hipnagojik Halüsinasyonlar ve Uyku Felci’nin klinik özellikleri ve tanısal ayrımları ele alınacaktır. Uyku Bozukluğu Tip 1’in temelinde yatan, hipotalamustaki hipokretin (oreksin) üreten nöronların kaybı ve bu kaybın muhtemel otoimmün kökenleri, hastalığın anlaşılmasındaki kilit rolüyle vurgulanacaktır. Tedavi bölümü, iki ana eksen üzerinde detaylandırılacaktır: Birincisi, AGU tedavisinde modafinil gibi uyanıklığı artırıcı ajanlar ve katapleksi tedavisinde sodyum oksibat ve antidepresanların kullanıldığı psikofarmakolojik müdahalelerdir. İkincisi ise, ilaç tedavisinin ayrılmaz bir parçası olan, planlı kısa uykular, katı uyku hijyeni ve psikoeğitim gibi davranışsal ve destekleyici stratejilerdir. Sonuç olarak, narkolepsinin “tedavisi”nin bir iyileşmeden çok, semptomların dikkatli ve kişiye özel bir yönetim planı ile kontrol altında tutulduğu, yaşam boyu süren bir süreç olduğu vurgulanacaktır.
Anahtar Kelimeler: Narkolepsi, Katapleksi, Aşırı Gündüz Uykululuğu, Hipokretin, Oreksin, Modafinil, Sodyum Oksibat, Uyku Bozuklukları.
1. Giriş: Yanlış Anlaşılan Bir Hastalık
Narkolepsi, bir tembellik veya irade zayıflığı değildir. Bu, beynin en temel işlevlerinden biri olan uyku ve uyanıklık arasındaki sınırları koruyamaması durumudur. Sağlıklı bir beyinde, uyanıklık ve uyku (özellikle rüya görülen REM uykusu) birbirinden net çizgilerle ayrılmış durumlardır. Narkolepside ise bu sınırlar adeta sızdıran bir baraj gibi delinir; REM uykusunun karakteristik özellikleri (canlı rüyalar, kasların felç olması) gün içinde aniden uyanıklık durumuna sızar. Bu durum, hastaların günlük yaşamını, eğitimini, kariyerini ve sosyal ilişkilerini derinden etkileyen, sıklıkla yanlış anlaşılan ve damgalanan bir deneyime yol açar. Bu makalenin amacı, bu nörolojik bozukluğun ardındaki bilimi aydınlatmak ve hastaların yaşam kalitesini artırmak için kullandığımız modern tedavi yöntemlerini açıklamaktır.
2. Narkolepsinin Klinik Tablosu: Klasik Tetrad ve Tipler
Narkolepsinin semptomları genellikle ergenlik veya genç erişkinlik döneminde başlar ve dört ana belirtiyle (“tetrad”) kendini gösterir:
-
Aşırı Gündüz Uykululuğu (AGU): Bu, hastalığın evrensel ve en temel belirtisidir. Hastalar, geceleri yeterince uyusalar bile, gün içinde karşı konulmaz bir uyku hali yaşarlar. Bu “uyku atakları” aniden gelir ve özellikle monoton durumlarda (toplantı, ders) veya bazen uygunsuz anlarda (yemek yerken, konuşurken) ortaya çıkabilir.
-
Katapleksi: Narkolepsinin en spesifik ve patognomonik belirtisidir. Genellikle kahkaha, heyecan, öfke veya şaşırma gibi güçlü ve pozitif duygularla tetiklenen, ani ve geçici kas tonusu kaybıdır. Şiddeti, dizlerin hafifçe bükülmesinden veya çenenin düşmesinden, bireyin bilinci tamamen açıkken yere yığılmasına kadar değişebilir. Bu, REM uykusunda doğal olarak meydana gelen kas felcinin, uyanıklık sırasında ortaya çıkmasıdır.
-
Hipnagojik ve Hipnopompik Halüsinasyonlar: Bunlar, sırasıyla uykuya dalarken (hipnagojik) veya uyanırken (hipnopompik) ortaya çıkan, son derece canlı, gerçekçi ve sıklıkla korkutucu görsel, işitsel veya dokunsal halüsinasyonlardır. Birey, rüya ile gerçeklik arasındaki ayrımı yapamaz. Bu da yine REM uykusunun (rüyaların) uyanıklığa sızmasının bir sonucudur.
-
Uyku Felci: Uyanma veya uykuya dalma anında, bilincin açık olmasına rağmen bedenin geçici olarak hareket ettirilememesi veya konuşulamaması durumudur. Birkaç saniye veya dakika sürebilir ve oldukça korkutucu bir deneyimdir.
Bu semptomların varlığına göre narkolepsi iki ana tipe ayrılır:
-
Narkolepsi Tip 1 (NT1): Aşırı gündüz uykululuğuna ek olarak, kesin katapleksi öyküsü olan veya beyin omurilik sıvısında (BOS) hipokretin seviyeleri çok düşük olan hastalar.
-
Narkolepsi Tip 2 (NT2): Katapleksi olmaksızın aşırı gündüz uykululuğu yaşayan ve BOS hipokretin seviyeleri normal olan hastalar.
3. Etiyoloji: Beynin Uyku-Uyanıklık Anahtarının Kaybı
2000’li yılların başında yapılan çığır açıcı keşifler, Narkolepsi Tip 1’in gizemini büyük ölçüde aydınlatmıştır. Hastalığın temelinde, beynin hipotalamus bölgesinde bulunan ve hipokretin (oreksin) adı verilen bir nöropeptidi üreten yaklaşık 70.000 nöronun seçici olarak yok olması yatar.
Hipokretin, uyanıklığı sürdürmemizi sağlayan, beynin diğer uyanıklık merkezlerini (histamin, noradrenalin, serotonin gibi) yöneten bir “maestro” gibidir. Bu nöronlar yok olduğunda, beyin stabil bir uyanıklık durumunu sürdüremez ve uyku (özellikle REM uykusu) ile uyanıklık arasında kaotik geçişler yaşanır.
Bu nöronların neden yok olduğu sorusunun cevabı ise, önde gelen teoriye göre otoimmün bir süreçtir. Genetik olarak yatkınlığı olan (özellikle HLA-DQB1*06:02 genini taşıyan) bireylerde, H1N1 (domuz gribi) gibi bir enfeksiyonun, vücudun bağışıklık sistemini yanlışlıkla kendi hipokretin nöronlarına saldırması için tetiklediği düşünülmektedir.
4. Modern Tedavi Yaklaşımları: Bütüncül Bir Yönetim Planı
Narkolepsinin henüz kesin bir tedavisi yoktur, ancak semptomları etkin bir şekilde yönetmek ve hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde artırmak mümkündür. Tedavi, her zaman kişiye özeldir ve iki temel stratejiyi birleştirir:
A. Psikofarmakolojik Tedaviler (İlaç Tedavisi): İlaçlar, farklı semptom hedeflerine göre seçilir.
-
Aşırı Gündüz Uykululuğu (AGU) İçin:
-
Uyanıklığı Artıran Ajanlar: Modafinil ve onun daha uzun etkili formu olan Armodafinil, AGU tedavisinde ilk tercihtir. Klasik stimülanlara (amfetamin, metilfenidat) göre daha iyi bir yan etki profiline ve daha düşük bağımlılık potansiyeline sahiptirler.
-
Yeni Nesil Ajanlar: Dopamin ve noradrenalin geri alım inhibitörü olan Solriamfetol ve histamin H3 reseptör antagonisti/ters agonisti olan Pitolisant, farklı mekanizmalarla uyanıklığı artıran daha yeni ve etkili seçeneklerdir.
-
-
Katapleksi ve REM Uykusu Belirtileri İçin:
-
Sodyum Oksibat: Bu, hem AGU hem de katapleksi başta olmak üzere tüm temel Uyku Bozukluğu semptomları üzerinde oldukça etkili olan, gece kullanılan bir ilaçtır. Gece uykusunu derinleştirip daha düzenli hale getirerek, gün içindeki semptomların azalmasını sağlar. Sıkı kontrol altında reçete edilen bir maddedir.
-
Antidepresanlar: Özellikle SNRI (örn: Venlafaksin) ve SSRI (örn: Fluoksetin) grubu ilaçlar, REM uykusunu baskılayıcı etkileri sayesinde katapleksi, uyku felci ve hipnagojik halüsinasyonların kontrolünde yaygın olarak kullanılırlar.
-
B. Davranışsal ve Destekleyici Stratejiler: İlaç tedavisi, bu stratejilerle birleştiğinde en etkili sonucu verir.
-
Uyku Hijyeni: Her gün aynı saatte yatıp kalkmak, uyaranlardan (kafein, alkol, nikotin) kaçınmak ve düzenli egzersiz yapmak gibi temel sağlıklı uyku alışkanlıkları esastır.
-
Planlı Kısa Uykular: Gün içinde stratejik olarak planlanmış (genellikle 15-20 dakikalık) 1-2 kısa uyku, hastaların enerjilerini tazelemelerine ve uyanıklıklarını artırmalarına önemli ölçüde yardımcı olabilir.
-
Psikoeğitim ve Destek: Hastanın ve ailesinin hastalığın doğasını, tedavinin önemini ve güvenlik önlemlerini (özellikle araç kullanımı gibi konularda) anlaması hayati önem taşır. Psikolojik destek ve destek grupları, kronik bir hastalıkla yaşamanın getirdiği zorluklarla başa çıkmada çok değerlidir.
5. Sonuç
Narkolepsi, bireyin hayatını derinden etkileyen, ancak günümüzde nörobiyolojik temelleri iyi anlaşılan ve yönetilebilir bir hastalıktır. Tedavinin başarısı, sadece doğru ilacı reçete etmekle değil, aynı zamanda hastayla güçlü bir terapötik ittifak kurarak, ona hastalığıyla başa çıkma becerilerini öğretmekle mümkündür. Kişiye özel olarak tasarlanmış, farmakolojik ve davranışsal müdahaleleri birleştiren bütüncül bir yönetim planı ile Uyku Bozukluğu olan bireylerin son derece üretken, başarılı ve doyumlu bir yaşam sürmeleri mümkündür.
6. Kaynakça
-
American Academy of Sleep Medicine. (2014). International Classification of Sleep Disorders, 3rd Ed. (ICSD-3).
-
Mignot, E. (2012). A practical guide to the therapy of narcolepsy and hypersomnia syndromes. Neurotherapeutics, 9(4), 739-752.
-
Scammell, T. E. (2015). Narcolepsy. New England Journal of Medicine, 373(27), 2654-2662.
-
Bassetti, C. L., Adamantidis, A., & Mignot, E. (2019). Narcolepsy: clinical spectrum, neurobiology and treatment. Nature Reviews Neurology, 15(9), 519-539.