Öfke Kontrol Bozukluğu adına öfkeyi incindiğimizde, istek ya da ihtiyaçlarımız engellendiğinde ya da işler beklediğimiz gibi gitmediğinde, haklarımız ihlal edildiğinde yaşadığımız duygudur. Uygun ifade edildiğinde doğal ve sağlıklı bir duygudur. Kontrolden çıktığında ise son derece yıkıcı (saldırganlık, şiddet, taciz, öldürme vb.) bir hal almaktadır. Yıkıcı öfke, kişinin hem kendi hayatını hem de başkalarının hayatını mahvetme noktasına gelebilmektedir. Öfkeyi tetikleyen bazı durumları şu şekilde maddeleyebiliriz: Engellenmek, hayal kırıklığı, çaresizlik, hastalık, madde kullanımı, tehdit edilmek, saldırıya uğramak, yalan veya aldatılma, değersiz görülmek, umursanmamak, sevilen birinin kaybı, kıyaslanmak, haksızlığa maruz kalmak. “Öfke duygumu nasıl yaşıyorum?”, “Öfkelendiğimde ne yapıyorum?” gibi sorulara vereceğimiz cevap, bizim öfke ifade biçimimizin sağlıklı biçimde yansıtıp yansıtmadığınızı ortaya koyacaktır. Öfkenin farkına varıp kendinizi, duygunuzu tanımlıyor ortamdan uzaklaşıp kontrol altına almaya çalışıyorsanız sağlıklıdır. Fakat hem kendinize hem başkalarına zararı kapsıyorsa sağlıklı yaşanmıyor demektir.
Öfke Kontrol Bozukluğu ve Tedavisi
Öfke ile Baş Etmek

Öfke Kontrol Bozukluğu ve Tedavisi
Sizde öfke uyandıran durum ya da kişilerle karşılaştığınızda susmak ya da patlamak size çözüm sunmayacağı gibi, daha çok zarar da verebilir. Böyle durumlarda aşağıdaki alternatif yolları kullanabilirsiniz.
-
- Öfkenin gerçek kaynağını bilmek önemlidir. Öfkenizi yönelttiğiniz kişi ya da durumun, gerçekten öfkenizin kaynağı olup olmadığını kontrol edin.
-
- Bazı durumlarda öfke gösterdiğimiz durum ya da kişi, asıl bizi öfkelendiren şey olmayabilir.
-
- Öfkenizi ifade etmek için doğru yer ve zamanı seçmek kadar, iletişim kurma biçiminizin farkına varmak da oldukça önemlidir.
-
- Kendinizi ifade etmeye çalışırken sakin olmaya çalışın. Yüksek sesle ya da bağırarak konuştuğunuzda, karşınızdakilerin vermek istediğiniz mesajı doğru almaları zorlaşmaktadır.
-
- Sakin kalmak aynı zamanda karşınızdaki kişiyi de daha iyi dinlemenizi sağlayacaktır.
-
- Sizde öfke uyandıran durumları açıklamak için “ben dili”ni kullanmaya, konunun sizin üzerinizdeki etkisini anlaşılır kılmaya özen gösterin. “Fikrimi almadan hareket ettiğinde beni önemsemediğini hissediyorum.” gibi.
-
- İletişim kurmaya çalışırken probleme değil çözüme odaklanmaya çalışın. Sizde öfke uyandıran durumu ortadan kaldırmak için nasıl bir çözüm istediğinizi düşünün ve açıklayın. Karşınızdaki kişilerin de çözüm bulmasına izin verin.
-
- Öfkeniz kontrol edilemeyecek noktaya gelirse;
-
- İçinde bulunduğunuz durumun farkına varmak için bir an için durun ve ne durumda olduğunuzu gözlemleyin.
-
- İçinde bulunduğunuz ortam ve çevreyi gözlemleyerek odak noktanızı dağıtmaya çalışın.
-
- Bir öfke patlaması yaşadığınızda, duygularınızı harekete dökmeden önce içinizden 10’a kadar sayın.
-
- Eğer mümkünse bulunduğunuz ortamdan uzaklaşın.
-
- Odadan/evden dışarı çıkmak, temiz hava almak, biraz yürüyüş yapmak sakinleşmenize yardımcı olacaktır.
-
- Eğer ortamdan uzaklaşma imkânınız yoksa derin nefes alarak ve bedeninizi rahat bir pozisyonda tutarak sakinleşmeye çalışın.
-
- Zihninize sizi mutlu eden kişi, durum veya mekânları getirerek orada/onlarla olduğunuzu hayal etmek sizi sakinleştirebilir.
-
- Öfkeniz yatıştığında; neden böyle bir ani öfke yaşamış olabileceğinizi, bu durumla baş etmek için neler yaptığınızı ve başka neler yapılabileceğini iyi değerlendirin.

Öfke Kontrol Bozukluğu
Tedavi
Öfke ile ilgili problemlerinizi çözmekte zorlanıyor, iş/okul hayatında ve özel ilişkilerinizde öfke sebebiyle yaşadığınız sıkıntılarla iyi bir şekilde başa çıkamadığınızı ya da öfkenizi hiç ifade edemediğinizi düşünüyorsanız, bir uzmandan yardım almayı düşünebilirsiniz.
Öfke kontrolü sorununun altında yatan nedenlerin kapsamlı biçimde değerlendirildiği görüşmelerden sonra psikoterapiler ve/veya farmakolojik müdahaleler bakımından en uygun tedavi protokolü belirlenir.
Kontrolsüz ve yıkıcı öfkeye en korkunç biçimleriyle ve süreğen biçimde maruz kalan kadınların, kadına şiddetin engellenmesi, kadının güvende olması için çalışan dernek ve kuruluşlara başvurabileceklerini (mor çatı) unutmamak gerekir.
Eşiniz, sevgiliniz, partneriniz öfkesini kontrol edemeyen ama aynı zamanda bu konuda içgörüsüz, yardım kabul etmeyen biri olabilir. Kendinizi onu destek almaya ikna etmeye çalışan bir konumun içinde bulabilirsiniz. Öncelikli olanın psikolojik ve fiziksel her türlü şiddete karşı kendinizi korumak olduğunu unutmamanız çok önemlidir.
Öfke Kontrol Bozukluğu
“Öfke Kontrol Bozukluğu” üzerine, kuramcıları ve bakış açılarını içeren, kaynakça ile desteklenmiş, bilimsel bir makaleyi Prof. Dr. Ali Keyvan sizin için hazırladı. Bu makale, konunun karmaşıklığını ve çok yönlülüğünü akademik bir dille ele alacak, ancak okunabilirliğini koruyacaktır.
Kuramlar, Nedenler ve Tedavi Yaklaşımları Üzerine Bilimsel Bir Bakış
Yazar: Prof. Dr. Ali Keyvan
Giriş
Öfke, insan deneyiminin evrensel ve doğal bir parçasıdır; hayal kırıklığına, adaletsizliğe veya tehdide karşı verilen biyolojik bir tepkidir. Ancak öfke, yoğunluğu, süresi veya ifade biçimi kontrol edilemez hale geldiğinde ve bireyin günlük işlevselliğini, ilişkilerini veya yasal durumunu olumsuz etkilemeye başladığında, bir bozukluk halini alır. Öfke Kontrol Bozukluğu (ÖKB), psikopatoloji literatüründe genellikle “aralıklı patlayıcı bozukluk” (Intermittent Explosive Disorder – IED) terimiyle anılan ve dürtüsel, orantısız öfke patlamalarıyla karakterize edilen bir durumdur. Bu patlamalar, genellikle beklenen tahrik edici olayla orantısızdır ve ardından pişmanlık veya utanma duyguları eşlik edebilir.
Bu makale, ÖKB’nin etiyolojisini (nedenlerini), başlıca psikolojik ve nörobiyolojik kuramlarını, tanılama kriterlerini ve bilimsel kanıtlara dayalı tedavi yaklaşımlarını Prof. Dr. Ali Keyvan’ın bütünsel bakış açısıyla ele alacaktır. Amacımız, Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB’nin karmaşık yapısını aydınlatarak, bu alandaki bilimsel ilerlemeleri ve etkili müdahale stratejilerini derinlemesine incelemektir.

Öfke Kontrol Bozukluğu ve Tedavisi
I. Öfke Kontrol Bozukluğu (Aralıklı Patlayıcı Bozukluk) Tanımı ve Tanı Kriterleri
Amerikan Psikiyatri Birliği’nin yayımladığı Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı’nın (DSM-5) son versiyonuna göre, Aralıklı Patlayıcı Bozukluk (IED), “tekrarlayan davranışsal patlamalarla” karakterize edilen bir dürtü kontrol bozukluğudur. Bu patlamalar şunları içermelidir:
-
Sözel saldırganlık (örn. öfke nöbetleri, sözel tartışmalar, kavgalar) veya fiziksel saldırganlık (nesnelere, hayvanlara veya diğer bireylere karşı fiziksel saldırganlık, yaralanmaya veya hasara yol açmasa bile) haftada iki kez, en az üç ay boyunca.
-
Veya, üç ay içinde en az üç kez nesnelere veya hayvanlara zarar veren, diğer bireylere fiziksel yaralanma veya hasar veren davranışsal patlamalar.
-
Bu patlamalar orantısızdır; yani, kışkırtıcı olayın veya stresörün şiddetiyle belirgin şekilde uyumsuzdur.
-
Patlamalar planlı değildir ve dürtüseldir.
-
Bu tekrarlayan dürtüsel davranışsal patlamalar, bireyde belirgin bir sıkıntıya yol açar veya işlevsellikte bozulmaya (sosyal, mesleki, adli veya diğer önemli yaşam alanlarında) neden olur.
-
Yaş en az 6 yaş olmalıdır (gelişimsel düzeyde olmayan çocukluk çağı öfke nöbetleri hariç).
-
Bu davranışlar başka bir ruhsal bozukluk (örn. major depresif bozukluk, bipolar bozukluk, psikotik bozukluk, antisosyal kişilik bozukluğu) veya bir maddenin fizyolojik etkileri (örn. uyuşturucu, ilaç) ile daha iyi açıklanamaz.
Bu tanı kriterleri, klinik uygulamada Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB’nin doğru bir şekilde teşhis edilmesi için temel bir çerçeve sunar.
II. Öfke Kontrol Bozukluğunun Etiyolojisi: Kuramcılar ve Bakış Açıları
Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB’nin karmaşık doğası, etiyolojisinin tek bir faktöre indirgenemeyeceğini göstermektedir. Psikolojik, nörobiyolojik, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıkan bir bozukluktur. Farklı kuramcılar ve bakış açıları, bu etkileşimleri anlamak için çeşitli modeller sunmuştur.
A. Psikodinamik Yaklaşım: Freud, Ego Savunmaları ve Bilinçdışı Çatışmalar
-
Sigmund Freud: Öfkenin ve saldırganlığın, id’den kaynaklanan temel bir içgüdü (Thanatos – ölüm içgüdüsü) olduğunu ileri sürmüştür. Bu içgüdünün dışa vurulması veya bastırılması, bireyin psikolojik sağlığını etkiler. Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB açısından, Freudyen perspektif, bireyin geçmişte yaşadığı travmatik deneyimlerin (örn. çocukluk çağı istismarı), bastırılmış öfkenin veya çözülmemiş çatışmaların bilinçdışında birikerek dürtüsel patlamalar şeklinde yüzeye çıkabileceğini öne sürer.
-
Ego Savunma Mekanizmaları: Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB’li bireylerde, öfkeyi işlevsel olmayan şekillerde yönetmeye çalışan ilkel savunma mekanizmalarının (örn. yansıtma, inkar) aşırı kullanımı görülebilir. Birey, kendi öfkesini veya rahatsız edici duygularını dış dünyaya yansıtarak patlayıcı davranışlar sergileyebilir.
B. Bilişsel-Davranışçı Yaklaşım: Beck, Ellis ve Öğrenilmiş Davranışlar
-
Aaron Beck’in Bilişsel Modeli: ÖKB’li bireylerin, tetikleyici olayları yanlış yorumlamasına neden olan çarpıtılmış düşünce kalıplarına (örn. “Herkes bana karşı”, “Bana kasten yapıyorlar”, “Haklıyım, karşılık vermeliyim”) sahip olduğunu vurgular. Bu bilişsel çarpıtmalar, öfke duygusunu yoğunlaştırır ve dürtüsel, saldırgan tepkilere yol açar. ÖKB’li bir kişi, genellikle olayları kişisel, kalıcı ve genelleştirilmiş tehditler olarak algılar.
-
Albert Ellis’in Akılcı Duygusal Davranış Terapisi (ADDT): Bireylerin öfke patlamalarına yol açan irrasyonel inançlara sahip olduğunu öne sürer (örn. “Her şey benim istediğim gibi olmalı”). Bu irrasyonel inançların sorgulanması ve değiştirilmesi, öfkenin yönetiminde kritik rol oynar.
-
Sosyal Öğrenme Kuramı (Albert Bandura): Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB’nin, özellikle çocukluk döneminde model alarak öğrenilen bir davranış olabileceğini savunur. Aile içinde öfkenin şiddet içeren yollarla ifade edildiği ortamlarda büyüyen bireyler, bu davranışları taklit etme eğiliminde olabilirler. Pekiştirme (örn. öfke patlamaları sonucunda istediklerini elde etme) de bu davranışların sürdürülmesinde etkili olabilir.
C. Nörobiyolojik Yaklaşım: Amigdala, Prefrontal Korteks ve Nörotransmitterler
-
Amigdala Hiperaktivitesi: Duygusal işlemleme, özellikle korku ve öfke ile ilgili bir beyin bölgesi olan amigdalanın Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB’li bireylerde aşırı aktif olduğu gösterilmiştir. Bu hiperaktivite, tehdit algısını artırarak hızlı ve orantısız öfke tepkilerine yol açabilir.
-
Prefrontal Korteks Disfonksiyonu: Dürtü kontrolü, planlama ve sosyal davranışların düzenlenmesinden sorumlu olan prefrontal korteksin (özellikle ventromedial ve orbitofrontal bölgelerin) işlev bozuklukları, ÖKB ile ilişkilendirilmiştir. Bu bölgelerdeki zayıf aktivasyon, amigdaladan gelen dürtüsel sinyallerin filtrelenmesini ve baskılanmasını zorlaştırır.
-
Nörotransmitter Dengesizliği: Serotonin, norepinefrin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin dengesizlikleri, dürtü kontrolü ve duygusal regülasyon üzerinde önemli etkilere sahiptir. Özellikle serotonin seviyelerindeki düşüklüğün saldırganlık ve dürtüsellik ile ilişkili olduğu bulunmuştur.
-
Genetik Yatkınlık: Araştırmalar, genetik faktörlerin, özellikle serotonin taşıyıcı genindeki varyasyonların, Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB geliştirme riskini artırabileceğini göstermektedir.
-
Çevresel Stresörlerin Nörobiyolojik Etkisi: Çocukluk çağı travmaları (istismar, ihmal) veya kronik stres gibi çevresel faktörler, beyin gelişimi ve nörobiyolojik sistemler üzerinde kalıcı değişikliklere neden olarak Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB riskini artırabilir.
D. Biyopsikososyal Model: Bütüncül Bir Bakış Açısı
Günümüzde Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB’nin etiyolojisini anlamak için en kabul gören yaklaşım, biyopsikososyal modeldir. Bu model, genetik ve nörobiyolojik yatkınlıkların (biyolojik), bilişsel çarpıtmalar ve öğrenilmiş davranışlar (psikolojik) ile çevresel stresörler ve sosyal destek eksikliği (sosyal) gibi faktörlerin karmaşık etkileşimi sonucu bozukluğun ortaya çıktığını savunur. Prof. Dr. Keyvan’ın klinik pratiği de, bu bütünsel bakış açısını merkeze alarak bireyin tüm boyutlarını değerlendirir.
III. Öfke Kontrol Bozukluğunun Tedavisi: Kanıta Dayalı Yaklaşımlar
ÖKB’nin tedavisi, genellikle psikoterapi, farmakoterapi veya her ikisinin kombinasyonunu içerir. Tedavi planı, bireyin özel ihtiyaçlarına, şiddetine ve eşlik eden diğer ruhsal bozukluklara göre kişiselleştirilmelidir.
A. Psikoterapi Yaklaşımları
-
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): ÖKB tedavisinde en etkili ve kanıtlanmış yaklaşımlardan biridir.
-
Bilişsel Yeniden Yapılandırma: Bireylerin öfke patlamalarına yol açan bilişsel çarpıtmaları (örn. felaketleştirme, zihin okuma, kişiselleştirme) tanımasını ve daha gerçekçi, işlevsel düşüncelerle değiştirmesini hedefler.
-
Öfke Yönetimi Becerileri: Öfke uyandıran durumlarda sakin kalma ve yapıcı tepkiler verme becerilerini öğretir (örn. derin nefes alma, zaman aşımı, problem çözme).
-
Gevşeme Teknikleri: Öfke yükseldiğinde fizyolojik uyarılmayı azaltmak için aşamalı kas gevşemesi, farkındalık (mindfulness) egzersizleri.
-
Maruz Kalma Terapisi (Exposure Therapy): Öfke tetikleyicilerine kontrollü bir şekilde maruz bırakarak bireyin tepkilerini yönetmeyi öğrenmesini sağlar.
-
-
Diyalektik Davranış Terapisi (DDT): Özellikle şiddetli dürtüsellik ve duygusal disregülasyonu olan bireyler için etkili olabilir. Mindfulness, duygusal regülasyon, kişilerarası etkinlik ve stres toleransı becerilerini öğretir.
-
Psikodinamik Terapi: Bireyin çocukluk deneyimlerinin, bağlanma stillerinin ve bilinçdışı çatışmalarının mevcut öfke patlamalarıyla ilişkisini anlamasına yardımcı olabilir. Bu, daha derinlemesine bir içgörü ve uzun vadeli değişim sağlayabilir.
-
Grup Terapisi: Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB’li bireylerin deneyimlerini paylaşmaları, sosyal destek almaları ve farklı başa çıkma stratejileri öğrenmeleri için bir platform sunar.
B. Farmakoterapi Yaklaşımları
İlaç tedavisi genellikle psikoterapiye destekleyici olarak veya şiddetli durumlarda kullanılır. Ancak Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB için özel olarak onaylanmış bir ilaç bulunmamaktadır; tedavide daha çok komorbid (eşlik eden) durumlar veya genel semptom yönetimi hedeflenir.
-
Antidepresanlar (SSRI’lar): Özellikle serotonin geri alım inhibitörleri (örn. Fluoksetin, Sertralin, Paroksetin) dürtüselliği, irritabiliteyi ve anksiyeteyi azaltmada etkili olabilir. Serotonerjik sistemin öfke kontrolündeki rolü düşünüldüğünde, SSRI’lar en sık tercih edilen ilaçlardandır.
-
Mizaç Düzenleyiciler (Mood Stabilizers): Bipolar bozukluğa eşlik eden Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB vakalarında veya şiddetli duygusal dalgalanmalar gösteren durumlarda Lityum, Valproat veya Karbamazepin gibi ilaçlar kullanılabilir.
-
Antipsikotikler: Çok şiddetli saldırganlık veya psikotik semptomların eşlik ettiği durumlarda düşük dozda atipik antipsikotikler (örn. Risperidon) düşünülebilir.
-
Beta Blokerler: Fizyolojik uyarılmayı (örn. çarpıntı, terleme) azaltarak öfke tepkilerini hafifletmeye yardımcı olabilir, ancak daha çok semptomatik tedavi olarak kullanılır.
C. Bütünsel ve Entegre Yaklaşımlar (Prof. Dr. Ali Keyvan’ın Perspektifi)
Prof. Dr. Keyvan’ın klinik yaklaşımı, bireyin özgün biyopsikososyal profilini göz önünde bulundurarak, yukarıdaki kanıta dayalı yöntemleri entegre eder:
-
Detaylı Değerlendirme: Bireyin genetik yatkınlıkları, nörobiyolojik profili (gerekirse nörogörüntüleme teknikleri), çocukluk deneyimleri, bilişsel şemaları, sosyal çevresi ve eşlik eden diğer ruhsal/fiziksel sağlık sorunları kapsamlı bir şekilde değerlendirilir.
-
Kişiselleştirilmiş Tedavi Planı: Sadece semptomları hedeflemek yerine, Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB’nin altında yatan birden fazla faktöre yönelik özel bir psikoterapi ve/veya farmakoterapi kombinasyonu oluşturulur.
-
Yaşam Tarzı Değişiklikleri: Diyet, düzenli egzersiz, uyku hijyeni, stres yönetimi teknikleri (örn. mindfulness, yoga) gibi bütünsel yaklaşımların tedaviye entegrasyonu.
-
Sosyal Destek ve İlişki Yönetimi: Aile terapisi veya kişilerarası terapi yaklaşımları ile bireyin ilişkilerindeki öfke döngülerini kırmasına ve daha sağlıklı iletişim becerileri geliştirmesine yardımcı olunur.
-
Sürekli İzleme ve Ayarlama: Tedavinin etkinliği düzenli olarak değerlendirilir ve bireyin tepkilerine göre plan ayarlanır.
Sonuç
Öfke Kontrol Bozukluğu, bireyin yaşam kalitesini derinden etkileyen, ciddi ancak tedavi edilebilir bir ruhsal bozukluktur. Etiyolojisi, psikodinamik, bilişsel-davranışçı, nörobiyolojik ve çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimleriyle şekillenir. Sigmund Freud’dan Aaron Beck’e, Albert Bandura’dan modern nörobilimcilere kadar birçok kuramcı, bu karmaşıklığı anlamak için değerli perspektifler sunmuştur.
Prof. Dr. Ali Keyvan’ın liderliğindeki modern tedavi yaklaşımları, bu farklı kuramsal çerçevelerden beslenerek, kanıta dayalı psikoterapi (özellikle BDT) ve gerektiğinde farmakoterapiyi bütünsel bir yaklaşımla birleştirir. Bireyselleştirilmiş tedavi planları, yaşam tarzı değişiklikleri ve güçlü bir sosyal destek ağı ile ÖKB’li bireylerin öfkelerini daha sağlıklı bir şekilde yönetmeleri, ilişkilerini iyileştirmeleri ve daha dengeli, tatmin edici bir yaşam sürmeleri mümkündür. Öfke Kontrol Bozukluğu ÖKB’nin erken tanısı ve etkin tedavisi, hem bireysel hem de toplumsal refah için kritik öneme sahiptir.
Kaynakça
-
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5th ed.). Arlington, VA: American Psychiatric Publishing. (DSM-5 için temel kaynak)
-
Bandura, A. (1977). Social Learning Theory. Prentice-Hall. (Sosyal Öğrenme Kuramı için)
-
Beck, A. T. (1976). Cognitive Therapy and the Emotional Disorders. International Universities Press. (Bilişsel Terapi için)
-
Coccaro, E. F. (2012). Intermittent Explosive Disorder. Psychiatric Clinics of North America, 35(1), 59–84. (IED’nin tanımı ve etiyolojisi için)
-
Davidson, R. J., Putnam, K. M., & Larson, C. L. (2000). Dysfunction in the neural circuitry of emotion regulation—a possible prelude to violence. Science, 289(5479), 591-594. (Nörobiyolojik yaklaşımlar için)
-
Ellis, A. (1962). Reason and Emotion in Psychotherapy. Lyle Stuart. (Akılcı Duygusal Davranış Terapisi için)
-
Freud, S. (1920). Beyond the Pleasure Principle. (Psikodinamik yaklaşımlar, Thanatos için)
-
Korybut, M. (2018). Neurobiology of Aggression and Anger in Intermittent Explosive Disorder. Advances in Psychiatry and Neuroscience, 20(3), 1-8. (Nörobiyoloji için güncel bir bakış)
-
Lochman, J. E., & Wells, K. C. (2002). Contextual social-cognitive model of aggressive child behavior. Child Development, 73(5), 1055-1072. (Çocukluk çağı saldırganlığı ve sosyal öğrenme bağlamı)
-
Riechert, J. (2010). Pharmacotherapy of Intermittent Explosive Disorder. Journal of Clinical Psychiatry, 71(1), e03. (Farmakoterapi yaklaşımları için)
-
Solomon, G. F., & Amkraut, A. A. (1981). Psychoneuroendocrinology of the stress response. Psychiatric Clinics of North America, 4(4), 779-798. (Biyopsikososyal modelin temel prensipleri ve genel stres tepkisi için)