İlişki sorunları durumsal olabileceği gibi yıllardır süregelen kronik bir tabloyu da yansıtıyor olabilir. Her ilişkinin dinamiği farklıdır ve her ilişki sorunu ardında az veya çok geçmiş yaraların izlerini taşır. Geçmişinde neye, neden yaralandığını bilmek ve bu yarayla nasıl başa çıkmaya çalıştığını fark edebilmek ilişki sorunlarının aşılabilmesindeki ilk adımdır. Bir ilişki içinde güvende hissetmiyorsak, sınırlarımıza saygı duyulmayan, anlaşılmadığımız, yargılandığımız ilişkiler içindeysek mutlu kalabilmek zorlaşır. Örneğin sürekli terk edilmek ya da terk edilme beklentisi içinde olmak, değersizleştirilmek, fiziksel, duygusal, cinsel olarak istismar edilmek, aldatılma endişesiyle diken üstünde yaşamak, katı bir şekilde kontrol edilmek, kronik yalnızlık hissetmek gibi durumlar beraberinde birçok karşılanmamış ihtiyaç ve olumsuz duyguya yol açabilir.
İlişki Sorunları
Flört Şiddeti kavramı 21. yüz yılın öne çıkan bu tip ilişki durumlarının yol açtığı psikolojik durumlara işaret etmektedir. Bazen evlilik içinde bazen de boşanma aşamasında ortaya çıkan ilişki sorunları ise evlilik terapileri, çift terapileri, boşanma aşamasında danışmanlık gibi yöntemlerle kapsamlı bir biçimde değerlendirilip ele alınabilir. Ayrıca ilişki sorunları sadece heteroseksüel çiftlerle ilgili bir durum değil homoseksüel birlikteliklerdeki sorunları da kapsayan bir görünümdedir. LGBT+ bireylerin maruz kaldıkları toplumsal baskılarla birlikte ilişkilerdeki zorlukların boyutları artabilir. İlişki sorunları yalnızca çiftler arasında söz konusu değildir. Ebeveyn çocuk, kadına yönelik şiddet, akran ilişkileri, mesleki ve sosyal hayattaki ilişkiler gibi geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Dolayısıyla ciddi bir halk sağlığı konusudur ve sadece tedaviye dönük değil ayrıca önleyici müdahaleleri de gerektirmektedir.

İlişki Sorunları
İlişki Sorunları ile İlişkili Psikolojik Durumlar
-
- Sağlıklı iletişim kuramamak, iletişimi engellemek ilişki sorunları doğurabilir
-
- Güvensizlik, kendini açmama, samimi olmama ilişki sorunları doğurabilir
-
- Kendini rahat hissetmeme, kendi gibi olamama ilişki sorunları doğurabilir
-
- Kontrol edildiği duygusu yaşama ilişki sorunları doğurabilir
-
- Sürekli suçlama/suçlanma, eleştirme/eleştirilme, yargılama/yargılanma ilişki sorunları doğurabilir
-
- İlgisizlik, ihmal ilişki sorunları doğurabilir
-
- Kendini haklı çıkartma çabası ilişki sorunları doğurabilir
-
- Çatışmadan kaçınma ilişki sorunları doğurabilir
-
- Manevi taciz ilişki sorunları doğurabilir
-
- Terk edilme, aldatılmaya yönelik kaygılar ilişki sorunları doğurabilir
-
- Hayır demekte zorlanmak, hayır dediğinde suçlu hissetmek ilişki sorunları doğurabilir
-
- Derin duygusal ilişkiler kurmakta zorlanma ilişki sorunları doğurabilir
-
- İlişkileri sürdürmekte güçlük ilişki sorunları doğurabilir
-
- Boyun eğici davranmak ilişki sorunları doğurabilir
-
- Reddedilme, dışlanma düşünceleri ilişki sorunları doğurabilir
-
- Soğuk, duygusal sıcaklığı olmayan ilişkilerde yalnızlık hissetmek ilişki sorunları doğurabilir
-
- Yıkıcı bir ilişkiyi sonlandıramama, ilişkide bağımlı olmak ilişki sorunları doğurabilir
-
- Kusur bulucu, aşağılayan, katı eleştirel partnerler, arkadaşlıklar ilişki sorunları doğurabilir
-
- İlişkide kendini feda etmek ve sürekli diğerinin ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmak ilişki sorunları doğurabilir
-
- Fiziksel, psikolojik sınırlara saygı duyulmaması ilişki sorunları doğurabilir
-
- Hak gören, empati kuramayan, sürekli almak isteyen partner seçimleri ilişki sorunları doğurabilir
-
- Aşırı müdahalecilik, kontrolcülük ilişki sorunları doğurabilir
Tedavi

İlişki Sorunları
İlişki sorunlarının tedavisinde ağırlıklı olarak psikoterapi yöntemleri söz konusudur. Özellikle psikodinamik psikoterapiler, bilişsel davranışçı terapiler ve psikanaliz (İPD ve PSİKE dernekleri) ön plana çıkmaktadır. Ayrıca çiftlerden birinde veya her ikisinde eşlik eden psikiyatrik bozukluklar (depresyon, anksiyete bozuklukları, psikoz vs.) söz konu olduğunda psikiyatrik ilaç kullanımları psikoterapi sürecine yardımcı olabilmektedir.
Modern yaşamın en merkezi ve en karmaşık deneyimlerinden biri olan yakın ilişkilerdeki sorunları, psikiyatrinin temel kuramları çerçevesinde ele alan kapsamlı bir makaleyi aşağıda bulabilirsiniz.
Yakın İlişkilerde Görülen Sorunların Psikodinamik ve Sistemik Temelleri: Bütüncül Bir Bakış
Yazar: Prof. Dr. Ali Keyvan, Psikiyatrist
Öz
İnsan, doğası gereği ilişkisel bir varlıktır ve yaşam doyumu büyük ölçüde kurduğu yakın ilişkilerin kalitesine bağlıdır. Ancak bu ilişkiler, aynı zamanda en derin acıların ve en karmaşık çatışmaların da kaynağı olabilmektedir. Bu makale, çiftler arasında sıkça görülen ve terapiye başvuru nedeni olan sorunların (iletişim kopukluğu, sık çatışmalar, güven kaybı, cinsel problemler) sadece yüzeydeki semptomlar olduğunu öne sürerek, bu semptomların altında yatan daha derin psikodinamik ve sistemik kökenleri incelemeyi amaçlamaktadır. John Bowlby’nin Bağlanma Kuramı’nın yetişkin romantik ilişkilerindeki yansımaları, özellikle “kaygılı-kaçınmacı dans” olarak bilinen disfonksiyonel örüntü ele alınacaktır. Psikanalitik ve nesne ilişkileri kuramları çerçevesinde, partner seçiminde “tekrarlama zorlantısı” ve çatışmaların sürdürülmesinde “yansıtmalı özdeşim” gibi bilinçdışı mekanizmaların rolü tartışılacaktır. Murray Bowen’in Aile Sistemleri Kuramı’ndan “benliğin farklılaşması” kavramı, bireylerin köken ailelerinden getirdikleri çözülmemiş meselelerin mevcut ilişkiyi nasıl etkilediğini anlamak için kullanılacaktır. Son olarak, John Gottman’ın araştırmalarına dayanan “Mahşerin Dört Atlısı” (eleştiri, aşağılama, savunmacılık, duvar örme) gibi iletişimsel modeller, bu derin dinamiklerin davranışsal düzeyde nasıl ortaya çıktığını gösterecektir. Sonuç olarak, etkili bir çift terapisinin, sadece iletişim becerilerini öğretmenin ötesinde, her iki partnerin de kendi geçmişlerinden getirdikleri ve ilişkinin “üçüncü bir varlık” olarak yarattığı bu karmaşık ve çok katmanlı yapıyı anlamasını gerektirdiği vurgulanacaktır.
Anahtar Kelimeler: İlişki Sorunları, Çift Terapisi, Bağlanma Kuramı, Psikanaliz, Aile Sistemleri, John Gottman, Yansıtmalı Özdeşim.
1. Giriş: Semptomun Ötesindeki Anlam
Klinik pratiğimizde bir çift yardım arayışıyla başvurduğunda, getirdikleri sorun genellikle somut ve davranışsaldır: “Sürekli kavga ediyoruz”, “Artık birbirimizle konuşmuyoruz”, “Cinsel hayatımız bitti”, “Bana yalan söyledi”. Bu şikayetler, ilişkinin ateşinin çıktığını, öksürdüğünü gösteren birer semptomdur. Ancak iyi bir klinisyen, sadece ateşi düşürmeye veya öksürüğü kesmeye odaklanmaz; altta yatan enfeksiyonun ne olduğunu anlamaya çalışır. Yakın ilişkilerdeki sorunların kökeni de nadiren “şu anki” olaydadır. Genellikle sorun, her iki partnerin de kendi kişisel tarihlerinden, çocukluk deneyimlerinden ve öğrenilmiş ilişki kalıplarından getirdikleri görünmez “bagajların” bugünkü sahnede çarpışmasıdır. Bu makale, bu görünmez bagajların içeriğini, psikolojinin temel kuramları aracılığıyla aydınlatmayı hedeflemektedir.

İlişki Sorunları
2. Sorunların Kökeni: Temel Kuramsal Yaklaşımlar
2.1. Bağlanma Kuramı: Yetişkinlikteki Çocukluk
John Bowlby tarafından geliştirilen ve Hazan & Shaver tarafından yetişkin romantik ilişkilerine uyarlanan Bağlanma Kuramı, günümüzde çift dinamiklerini anlamak için en güçlü çerçevelerden birini sunar. Bu kurama göre, çocuklukta birincil bakım verenimizle kurduğumuz bağ, yetişkinlikte partnerimizle kuracağımız ilişkinin temel şablonunu oluşturur.
-
Güvenli Bağlananlar: Çocuklukta ihtiyaçları tutarlı bir şekilde karşılanmış, sevgi ve güvenden emin olmuş kişiler, ilişkilerinde de yakınlıktan korkmayan, partnerlerine güvenen ve çatışmaları yapıcı bir şekilde çözebilen bireyler olurlar.
-
Kaygılı-Kararsız Bağlananlar: Çocuklukta tutarsız ilgi görmüş kişiler, yetişkinlikte “ya terk edilirsem?” korkusunu yoğun yaşarlar. Partnerlerine yapışma (clinging), aşırı onay arama, kıskançlık ve sürekli güvence isteme gibi davranışlar sergileyebilirler. Partnerlerinin en ufak bir uzaklaşmasını bir felaket olarak algılarlar.
-
Kaçınmacı Bağlananlar: Çocuklukta duygusal ihtiyaçları sürekli olarak reddedilmiş kişiler, yakınlığın ve duygusal ifadenin tehlikeli veya gereksiz olduğunu öğrenirler. Yetişkinlikte duygusal olarak mesafeli, “bağımsızlığına” aşırı düşkün, partnerinin duygusal taleplerinden bunalan ve çatışma anında “kabuğuna çekilen” bireyler olurlar.
Klinik pratikte en sık gördüğümüz disfonksiyonel örüntü, **”kaygılı-kaçınmacı dansı”**dır. Kaygılı partner yakınlık aradıkça, kaçınmacı partner bunalır ve daha da uzaklaşır; bu uzaklaşma kaygılı partnerin terk edilme korkusunu tetikler ve daha da yapışmasına neden olur. Bu, her iki tarafın da en derin korkularını doğrulayan, kendi kendini besleyen trajik bir döngüdür.
2.2. Psikodinamik ve Nesne İlişkileri Kuramı: Geçmişin Sahnesindeki Bugün
Bu yaklaşım, partner seçimlerimizin ve ilişki içi çatışmalarımızın bilinçdışı güçler tarafından yönetildiğini öne sürer.
-
Tekrarlama Zorlantısı (Repetition Compulsion): Freud’un bu temel kavramı, bireyin çocuklukta çözemediği bir çatışmayı, o çatışmayı anımsatan partnerler seçerek yetişkinlikte yeniden canlandırma eğilimini ifade eder. Örneğin, eleştirel ve mesafeli bir babası olan bir kadın, farkında olmadan kendisine benzer şekilde davranan partnerler seçerek, bilinçdışı bir şekilde “bu sefer babamı değiştireceğim/kazanacağım” fantezisini sürdürmeye çalışır.
-
Yansıtmalı Özdeşim (Projective Identification): Bu, çiftler arasındaki en güçlü ve en karmaşık bilinçdışı mekanizmalardan biridir. Birey, kendisinin kabul edemediği bir parçasını (örn: öfke, muhtaçlık) partnerine yansıtır ve farkında olmadan partnerinin tam da o yansıtılan role uygun davranmasını sağlayacak şekilde davranır. Örneğin, kendi öfkesini bastıran bir erkek, partnerini sürekli eleştirerek veya pasif-agresif davranarak onun “öfkeli ve histerik” olmasına neden olabilir ve sonra da “İşte sen her zaman böylesin!” diyerek kendi yansıttığı rolden şikayet edebilir. Bu, partnerlerin birbirini “deli ettiği” o meşhur durumun temelini oluşturur.
2.3. Aile Sistemleri Kuramı: İki Aileden Doğan Yeni Bir Sistem
Murray Bowen’a göre, sağlıklı bir ilişkinin temeli **”benliğin farklılaşması”**dır. Bu, bireyin hem partneriyle derin bir duygusal bağ kurabilmesi hem de bu bağ içinde kendi kimliğini, düşüncelerini ve duygularını kaybetmemesi anlamına gelir. Düşük farklılaşmaya sahip bireyler, ilişkide ya partneriyle tamamen iç içe geçerek (füzyon) kendi benliklerini kaybederler ya da en ufak bir çatışmada duygusal olarak tamamen uzaklaşarak (duygusal kopuş) tepki verirler. Çiftler, genellikle kendi köken ailelerindeki farklılaşma düzeylerini ve iletişim kalıplarını yeni ilişkilerine taşırlar ve bu durum çatışmaların ana kaynağını oluşturur.
2.4. Bilişsel-Davranışçı ve İletişimsel Modeller
Bu yaklaşımlar, sorunların gözlemlenebilir davranışlar ve düşünce kalıpları üzerindeki etkisine odaklanır.
-
John Gottman ve “Mahşerin Dört Atlısı”: Gottman’ın uzun yıllara dayanan araştırmaları, boşanmayı %90’ın üzerinde bir doğrulukla öngören dört temel yıkıcı iletişim stilini ortaya koymuştur:
-
Eleştiri: Partnerin kişiliğine saldırmak (“Sen her zaman böylesin!”).
-
Aşağılama: Partnerle alay etmek, onu küçümsemek, göz devirmek. Boşanmanın en güçlü yordayıcısıdır.
-
Savunmacılık: Sorumluluk almayı reddetmek ve karşı saldırıya geçmek.
-
Duvar Örme: İletişimi tamamen kesmek, partneri yok saymak.
-
-
İlişkisel Şemalar: Çiftlerin ilişkileri hakkında sahip olduğu “malı/meli” tarzı katı ve gerçekdışı inançlar (“Partnerim benim aklımdan geçenleri bilmeli”, “Hiç kavga etmemeliyiz”) hayal kırıklığı ve öfkeye zemin hazırlar.
3. Terapötik Müdahale: İlişkiyi Onarmak
Çift terapisinin amacı, suçluyu bulmak değil, her iki partnerin de bu disfonksiyonel döngüdeki kendi rolünü anlamasını ve bu döngüyü kırmak için yeni beceriler öğrenmesini sağlamaktır. Duygu Odaklı Terapi (EFT) gibi bağlanma temelli yaklaşımlar, çiftlerin yüzeydeki öfkelerinin altındaki daha derin bağlanma korkularını ve ihtiyaçlarını ifade etmelerine yardımcı olur. Gottman Yöntemi gibi BDT temelli yaklaşımlar ise, “Dört Atlı”yı panzehirleriyle (yapıcı eleştiri, takdir, sorumluluk alma, diyaloğa girme) değiştirmek için somut iletişim becerileri öğretir.
4. Sonuç
Her ilişki, iki ayrı tarihin, iki ayrı psikolojik dünyanın ve iki ayrı aile sisteminin birleştiği karmaşık bir arakesittir. Sorunlar, bu birleşimin doğal ve kaçınılmaz bir parçasıdır. Ancak, bir ilişkinin sağlığını belirleyen şey sorunların varlığı değil, bu sorunlarla nasıl başa çıkıldığıdır. Kendinin ve partnerinin derinlerdeki motivasyonlarını anlama cesaretini gösteren, geçmişin gölgelerinden kaçmak yerine onlarla yüzleşen ve yapıcı iletişim kurma becerisini geliştiren çiftler, çatışmaları birer kriz değil, daha derin bir yakınlık ve anlayış için birer fırsat olarak kullanabilirler.
5. Kaynakça
-
Johnson, S. M. (2008). Hold Me Tight: Seven Conversations for a Lifetime of Love. Little, Brown Spark.
-
Gottman, J. M., & Silver, N. (2015). The Seven Principles for Making Marriage Work. Harmony.
-
Hendrix, H., & Hunt, H. K. (1988). Getting the Love You Want: A Guide for Couples. Henry Holt and Co.
-
Bowen, M. (1978). Family Therapy in Clinical Practice. Jason Aronson.
-
Scharff, D. E., & Scharff, J. S. (1987). Object Relations Family Therapy. Jason Aronson.